Rus illüstrasyon sanatçılarını ve eserlerini araştırırken Rustam Yakhikhanov’un eserleriyle karşılaştım. Kafkas bir Müslüman ressam olarak hem ele aldığı konular hem de resim tekniği ilgimi çekti. Daha önce fark etmediğim Kafkas Müslümanlarının sanatını fark etmemi sağladı. Yakhikhanov, Şeyh Şamil başta olmak üzere Çeçen tarihi içerisindeki birçok önemli kişi ve olayı resimler üzerinden Çeçenlere ve diğer milletlere aktarmaya çalışıyor.
Öncelikle röportaj teklifimi kabul ettiğiniz için teşekkür ederim. Kendinizi kısaca tanıtır mısınız? Resim yolculuğunuz nasıl başladı?
Ben Rüstam Yakhikhanov. 1986 yılında Grozni’de dünyaya geldim. Resme olan ilgim küçük yaşlarda başladı; üç yaşımdan beri elimde kalem ve silgi var. Tabi başlarda ailem karaladıklarıma bakarak benim de diğer çocuklar gibi şeyler çizdiğimi düşünüyordu. Sonraları çizimlerimden bazılarını annem bir sergiye götürmüş. Sergiyi organize eden insanlar resimlerimi görünce “Çocuğunuzun üstün yeteneği var, daha iyi imkanların olduğu yere götürün.” diyerek tavsiyede bulunmuşlar.
Bu süreçte ailem, özellikle annem ve ninem tarafından çok desteklendim. 2004 yılında Petersburg İmparatorluk Sanatları Akademisi’ne gittim ve 2018’den beri burada hocalık yapıyorum.
St.Petersburg ’da Müslüman bir Çeçen öğrenci olmanın sizin için herhangi bir dezavantajı oldu mu?
St. Petersburg’a gittiğim zaman çok heyecanlıydım. Grozni’ye nazaran çok büyük bir şehirdi. O zamanlar savaş da devam ediyordu ve St. Petersburg halkı Çeçenistan’daki savaşa karşıydı. Hatta birçok kez savaş karşıtı gösteri yapmışlardı. Beni umduğumdan daha iyi karşıladılar. İlk başlarda bana karşı kötü bir yaklaşımları olacağını düşünmüştüm.
Fakültemizde hem Rusya’dan hem de Dağıstan’dan İran’a kadar dünyanın pek çok farklı yerinden gelen Müslüman öğrenciler vardı. Kültür, millet ve din farklılıkları hiçbir zaman aramızda soruna neden olmadı. St.Petersburg’daki fakültemizde önemli olan şey kişinin yeteneği ve ahlakıydı, kimliklerin ekstra bir anlamı yoktu.
Resimlerinizde hem Sovyet resminin hem de Kafkas Müslüman kültürünün etkilerini görüyoruz. Kendi tarzınızı nasıl oluşturdunuz?
St. Petersburg’a gitmek benim için dönüm noktası oldu. Hem akademide aldığım eğitim hem de St. Petersburg’un atmosferi beni çok etkiledi. Tüm bunlara kendi kültürümü ekledim. Özellikle Hamid Savkuev’in eserlerinin beni çok etkilediğini söyleyebilirim.
Kafkas Müslüman resim sanatının genel özellikleri nedir?
Rusya’da ikona kültürü hakimdi ve resim Avrupa’daki gibi gelişmiş değildi. Şu anda resim sanatımız Avrupa’ya ve klasik realizme daha yakın diyebiliriz. Şunu da eklemem gerekir ki, Kafkasya’da her milletin kendisine has bir sanat anlayışı var. Dolayısıyla kültürel olarak karmaşık bir yapı mevcut. Bu da net bir tanımlamada bulunmayı zorlaştırıyor.
Eserleriniz Rusya’da nasıl karşılanıyor?
Rusya’da birçok millet var. Biz onlara nasıl bakıyorsak onlar da bize öyle bakıyorlar. Eserlerim Ruslara oldukça ilginç geliyor. Herhangi bir olumsuz geri dönüş almadım.
Kafkasya Efsaneleri sergisi fikri ortaya nasıl çıktı?
Çeçen giyim markası Boomzi, tekstil ve diğer tüketim ürünleri üzerinde kullanılmak üzere benden kahramanlarımızın hem şahsi karakterlerini hem de milli karakterlerini yansıtacak modern çizgiler istedi. Elbette bu benim için oldukça büyük bir işti. Çünkü hep içimde olan ve çocukluktan beri yapmak istediğim bir şey bana teklif edilmişti; kültürel ve tarihi mirasımızı popüler hale getirmek. Sergideki temalardan biri kahramanlar, diğeri ise Çeçen anneleri, kadınları ve çocukları.
Özellikle Çeçen kadınları ve çocukları çok büyük zorluklar yaşadılar, sürgünlerde çok çile çektiler. Çeçen kadınları tarih boyunca erkekleriyle beraber yan yana düşman süngülerinin üzerlerine hançerleriyle hücum ettiler. Halk olarak yaşadığımız zorluklar karşısındaki bükülmez irademizi ve bilgeliğimizi yaptığım resimlerle insanlara aktarmaya çalıştım. Eserlerimi Grozni’de uzun zamandır sergiliyordum. Teymur Rzayev Hoca’nın aracılığıyla Türkiye’de de bir sergi açtık.
Gelecekte ne gibi projeleriniz var?
Moskova’da, St. Petersburg’da sergilerim oldu, şimdi ise İstanbul’da. Buradan sonra da farklı yerlerde sergilerimi düzenlemeye devam etmek istiyorum. Ankara’da ikamet eden Çeçen tanıdıklarım orada sergi açmamı istediler. İnşallah kendi kültürümüzle ilgili güzel bir bilgi aktarımı olacak. Bununla ilgili planlamaları yaptık, yakında Ankara’da da bir sergim olacak.
İleride ise Kafkasya’daki Çeçen-İnguş Sürgünü’nü anlatmak istiyorum. Bu en büyük hayalim. Sürgünde Kazakistan’a gönderilen halkımızın yaşamını ve yaşadıkları zorlukları anlatmak istiyorum. Bu proje üzerine çalışıyorum. Bunun için özel olarak 2500×9000 m büyüklüğünde bir resim üzerine çalışıyorum. Orada Kafkasya’dan sürgün edilmiş tüm halkları resmetmek istiyorum.