Çocukluğumuz-Kalenin Önündeki Adamlar

Medeniyetin ürettiği maddi, manevi  herşey  yok olsa bir insan çıkabilir bütün her şeyi inşa ve ihya edebilir. Bir insan her zaman çok önemlidir. Aile, insandan önceki  en güçlü halkadır. “Müslüman aile”  resmine   medeniyet fikrinin merkezindeki  büyük mütefekkir, şair  Üstad Sezai Karakoç’un Çocukluğumuz şiiri üzerinden değinmeye çalışacağım.

Peki neden bu şiir? Sezai Karakoç’un en güzel ve en önemli şiirlerinden birisi olarak  güzel bir Müslüman bir aile fotoğrafını görüyoruz  ve hissediyoruz hatta o günleri yaşamasak bile o günleri özlüyoruz. Ortaya koyduğu fikir ve eserler  çocukluğunda dinlediği  Hz Ali (k.v) cenklerinin okunduğu gecelerde atılan tohumların  meyvesidir desek abartmış mı  oluruz? Çocukluğunda  merhamet, şefkat muhabbet tohumların nasıl ekildiğini  ve  nasıl  meyve verdiğini anlamak için önemli ipuçları sunuyor. Şiirin çok boğutlu  çağrışımları olduğu için bazı şeylere işaret etmekle yetineceğiz.

Gerekli gereksiz ayrımını yapmadan   psikolojik ve pedogojik her bilgiyi içselleştirmeye çalıştığımız şu günlerde  hayatın içinde ihlasla  amel ederek  dini yaşayan ebeveynlerin çocuklarının kalplerini nasıl mayaladıklarını anlamak  için güzel bir örnek..

Annemin bana öğrettiği ilk kelime

Allah, şahdamarımdan yakın bana benim içimde

Annem bana gülü şöyle öğretti

Gül, Onun, o sonsuz iyilik güneşinin teriydi

Annem gizli gizli ağlardı dilinde Yunus

Bu dizelerde gördüğümüz üzere  imanı içine muhabbetle sindiren bir annenin  Allah  ve Peygamber efendimiz(s.a.v)’ı çocuklarına muhabbetle nasıl aktardığını görüyoruz. En çarpıcı  yerlerinden biriside Yunus Emre ilahilerini ezberle bilip, Allah aşkından ağlayan bir anne var. Günümüzde ise pek sık rastlamadığımız bir şey. Şöyle bir zihinlerimizi yokladığımızda ezberimizde kaç tane ayet, hadis, ilahiler var söleyip, tefekkür edip gizli gizli ağladığımız vaki midir ? Kendi yaşamadığımız  muhabbeti başta ailemiz olmak üzere  nasıl olurda sirayet etmesini bekleriz? 

Babamın uzun kış geceleri hazırladığı cenklerde

Binmiş gelirdi Ali bir kırata

Ali ve at, gelip kurtarırdı bizi darağacından

Asyada, Afrikada, geçmişte gelecekte

Biz o atın tozuna kapanır ağlardık

Güneş kaçardı, ay düşerdi, yıldızlar büyürdü

Çocuklarla oynarken paylaşamazdık Ali rolünü

Ali güneşin doğduğu yerden battığı yere kadar kahraman

Ali olmak bir hedef her çocukta

Babam lambanın ışığında okurdu

Kaleler kuşatırdık, bir mümin ölse ağlardık

Fetihlerde bayram yapardık

İslam bir sevinçti kaplardı içimizi

Çocuklarına vakit ayıran ve  bunun  için  özel olarak hazırlanan bir baba var .Hz.Ali(k.v) cenkleriyle iman,sahabe ,İslam coğrafyasını tanıtmış ve sevdirmiş.Bütün bu okunan cenklerin o  gecelerde dinletip biten  hikayeler olmadığını  çocukların  oyunlarına bile sirayet  ettiğini görüyoruz.Çocukların İslam tarihiyle kurdukları duygusal bağ  eşsiz güzellikte.“ Ali olmak bir hedef  çocukta” mayasıyla büyüyen çocukların neler yaptığını ve yapabileceğini düşünürsek anlarız.Şimdi çocukların önlerine konulan sunulan hedefleri ve  süper kahramanları  gözümüzün önüne getirelim… 

Gitti o geceler o cenk kitapları

Dağıldı kalelerin önündeki askerler

Evli ve yeni evlenecek kardeşlerimize düğün hediyesi olarak hem bir Yunus Emre divanı hem de Hz Ali Cenkleri hediye ederek kalelerin önündeki askerleri yeniden toplayabiliriz.Büyüyen Ay yayınları Hz Ali Cenkleri  yeniden  yayınladı. İnşallah ileride Hz Ali (k.v) cenkleri gibi aileyi bir  araya getiren aynı dini değerlerimizi güzel bir biçimde aktaran yeni eserler yazılır. Böylece herkesin birlikte zaman geçireceği aynı zamanda ruhun ve kalbin beslendiği meclisler yeniden ihya olur..

Modern yaşam kalıplarının içerisinden sıyrılmamız için akşamleyin evlerimizde internet, akıllı telefon, tablet, televizyon önünde zaman geçirmek yerine bu cenkleri okumak  güzel bir başlangıç için imkan sağlayabilir..

Belki o  gecelerin içinden ruhu mayalanmış birisi çıkarır kurtarır bizi darağacından….

Leave A Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir