Röportaj talebimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Kendinizi tanıtır mısınız? Nerede yaşıyorsunuz? Hangi tür kitapları okuyorsunuz? Hangi tür müzikleri dinliyorsunuz?
Benim adım Maitha Al Khayat. BAE’li bir anne, yazar ve illüstratörüm. Bir Türk dergisinde röportaj yapmaktan çok memnunum, bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim. Birleşik Arap Emirlikleri’nden yaşıyorum ve 5 çocuğum var. Çocukluğumdan beri tutkulu bir okuyucuydum, çoğunlukla Alice Harikalar Diyarında gibi klasikleri ve Yaban Kuğuları gibi fantastik hikayeleri okudum. Yetişkin olduğumda da romantizmden fanteziye, tarihten gerilime kadar her türlü kurguyu okumaya devam ettim. Ne tür şarkılar dinlediğimi sormanız komik, çünkü çalışırken Türkçe şarkılar dinlemek zorunda olduğumu bilmek sizi şaşırtabilir; özellikle de Tarkan ve Berkay’dan. Şarkılardaki enerji, yaratıcılığımı ortaya çıkarmama yardımcı oluyor. Rahatlamak için Sami Yusuf ve Maher Zain dinlemekten gerçekten keyif alıyorum.
Çizmeye ve yazmaya nasıl ve ne zaman başladınız?
Çocukluğumdan beri çizmeyi çok severdim. Okuduğum her kitabı kendi tarzımda yeniden çizer ve sanatımdan gerçekten keyif alan kardeşlerime, kuzenlerime ve komşu arkadaşlarıma gösterirdim. Yazmaya resmi olarak 2008 yılında başladım, vay be on yıl önce, zamanın nasıl geçtiğine gerçekten inanamıyorum. Yazmak istememin nedeni, çocuklarımın o zamanlar nadir bulunan BAE kültürüyle ilgili kitaplara hazır olmaları gerektiğini hissetmemdi. Ayrıca içinde biraz mizah olan kitaplar yazmak istedim çünkü çölden geldiğimiz için kültürümüz ve geleneklerimiz çocuklarımız için çok katı ve bazen de sert. Geleneklerimizi ince ve ilgi çekici bir şekilde öğrenmelerini istedim. Kitaplarımın bazılarını çizmeye başlamamın nedeni, bazı çılgın fikirlerimi anlayacak sanatçılar bulamamamdı.
Çocukluğunuz İngiltere ve ABD’de geçti. Aynı zamanda Müslüman ve Arap’sınız. Batı ve Doğu kültüründe yaşadınız. Kendinizi bu farklı kültürler arasında nerede görüyorsunuz?
Babam yüksek lisans ve doktorasını tamamlarken ailemle birlikte İngiltere ve ABD’ye seyahat ettiğim için şanslıydım. Batı’da kitapları ve hikâye zamanını sevmeyi öğrendim, özellikle de babam bebekliğimden beri kalbime hikâye anlatma tohumunu ektiğinde. İlk başlarda batı dilini öğrenmekte, okula ve kültüre uyum sağlamakta zorlandım. Arkadaş edinmek benim için zordu, okul da öyle. Öğretmenim beni sürekli kütüphaneye gönderiyordu, orada kendi dünyamı buldum ve Dr. Seus’un Şapkadaki Kedi ve Roald Dahl’ın The BFG kitaplarıyla arkadaş oldum.
Ülkeme geri dönmek zorunda kaldığımızda kendi kültürümüze alışmam gerekti ama benim için en zor olan şey okuma kültürünün o zamanlar o kadar da popüler olmamasıydı. Arapça’da batıdaki kitaplar gibi eğlenceli ve ilgi çekici doğru kitapları bulmakta zorlandım. Bu yüzden anne olana kadar İngilizce okumaya devam ettim.
Farklı kültürler arasında yaşamak sanatınızı (yazı, çizim) nasıl etkiledi?
Sanırım iki farklı kültürü deneyimleme şansım olmasaydı belli bir tarzda yazamazdım. Batıdaki kitaplar, benim içinde büyüdüğüm toplumda eksikliğini hissettiğimiz, özgür ve hayal gücüne dayalı. Hikaye anlatımı ülkemde kitaplarda olduğundan daha sözlü ve canlıydı, çünkü bence bunun başlıca nedeni lehçemizin kitaplarda bulunan klasik Arapça gibi olmamasıydı. Bazen insanlar çılgın fikirlerim ya da cesur konularım olduğunu söylüyor ama ben sadece çocukken hoşuma gideceğini düşündüğüm şeyleri yazıyorum. Fantastik ve mizahi kitapları gerçekten çok severdim ve hikayelerimde de bunu sunmayı seviyorum. Bazen insanlar beni ölüm, savaş veya boşanma hakkında yazmaya teşvik ediyor ama ben kendimi dramatik kitaplar yazarken bulmuyorum. Ben daha çok çocukların hayali bir maceraya atılmalarını ve kitabımı her okuduklarında gülmelerini sağlayacak hikayeler yazmayı tercih ediyorum.
Arap dünyasındaki çocuk edebiyatı hakkında biraz bilgi verebilir misiniz? Eserlerini takip ettiğiniz ve önemli bulduğunuz bir isim var mı?
Arap çocukları için yazmaya başladığım ilk zamanlarda çok fazla Arap yazar tanımıyordum! Ama sonra Lübnan’dan Fatima Sharafoudine ve Ürdün’den Taghreed Al Najjar’ın muhteşem kitaplarını keşfettiğim için şanslıydım. Onlar benden yıllar önce Arapça çocuk kitapları sektörüne girmişler ve ödüllü yazarlar. Arap dünyasında çocuk edebiyatı son 8 yılda, özellikle de Birleşik Arap Emirlikleri’nde okuma sevgisini desteklemek ve Arap körfezi ve yarımadasında yüksek kaliteli çocuk kitapları üretmek için ortaya çıkan birçok hükümet edebiyat girişimiyle gerçekten patlama yaşadı. Zayed Kitap Ödülü ve Etisalat Çocuk Ödülü, Arapça kitaplarda harika çocuk hikayelerini ve yüksek kaliteli çocuk resimlerini takdir eden en büyük kuruluşlardan sadece birkaçıdır. Ayrıca, Arap dünyasındaki Arap öğrenciler arasında okuma sevgisini ateşlemeyi ve Arapça dil becerilerini geliştirmeyi amaçlayan genç okuyucuları ödüllendirmek için yaklaşık üç yıl önce Şeyh Muhammed Bin Raşid El Maktum tarafından başlatılan Okuma Yarışması gibi okumayı destekleyen başka ödüller de var. Aynı zamanda, okuma sevgisini teşvik eden ve kitaplara sahip olma şansı bulamayan genç okuyuculara bir şans veren, kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan BAE Genç Okuyuculara Kitaplar Kurulu’nda yönetim kurulu üyesiyim.
Her zaman ulusal veya uluslararası kitap fuarlarına, çalıştaylara vs. katılıyorsunuz. Önemli ve unutulmaz olduğunu düşündüğünüz bir anınızı ve gözleminizi bizimle paylaşır mısınız?
Evet, gerçekten de birçok okuma seansına katıldım, canlı çizim yaptım ve en önemlisi çocuklara ve gençlere kitap, çizgi film, film ve hatta video oyunları yazarak her türden yazar olmanın ne kadar eğlenceli olduğunu öğrettim. Kitabım My Own Special Way’i Arapça olarak ilk kez bir kitap fuarında tanıtmam ve çeviri haklarının satışını kutlamam gibi birçok unutulmaz an var, bu da adımı uluslararası alanda duyurmamı sağladı. Kitabın Türkçeye çevrilmiş olması da beni çok heyecanlandırıyor. Unutulmaz anlardan biri de “Turn Off the Lights” kitabımın Sharjah 2015’te Yayıncılar Birliği’nde genç yaşlar için en iyi kitap ödülünü almasıydı. Ancak bu deneyimi unutulmaz kılan şey, çocukları aydınlatma becerisidir. Onlara sonsuza dek akıllarında kalacak bir hikaye anlattığınızda gözlerindeki merak ve huşu.
Yazma ve çizme süreciniz nasıl, eş ve anne olarak bunlarla nasıl başa çıkıyorsunuz, yazma ve çizme sürecinde ailenizin etkisi nasıl oluyor?
Hem yazma hem de çizme becerilerim için farklı süreçlerim var. Yazarken ne zaman ve nerede yazacağıma karar vermiyorum. İlham geldiğinde bu her an olabilir ve bu fikri ya TOHUM DEFTERİ adını verdiğim ve neredeyse çantamda her yere taşıdığım özel bir deftere kaydetmem gerekir. Fikirleri oraya not ediyorum ve daha sonra zamanım olduğunda bir kafede oturup hikayenin konusunu yazmayı tercih ediyorum. Hikayenin tamamını yazmak yaklaşık bir haftamı alıyor. Sonrasında bırakıyorum ve birkaç hafta sonra editör olarak geri dönüp gereksiz cümleleri ya da olayları kesip atıyorum. Bazen bölüm kitabı gibi uzun bir hikaye yazarken masama oturup kafamdaki karakterlerin uyanmasını bekliyorum. Bazen onları çağırmak gerçekten zor oluyor, bu yüzden çalma listemi karıştırmak veya hikayeyle ilgisi olmayan başka şeyleri rastgele karalamak gibi birkaç sıcak egzersiz yapmam gerekiyor.
Bir sanatçı olarak daha disiplinliyim çünkü metin ve hikaye zaten orada, sadece çocuklarım okuldayken sessiz bir zaman bulmam ve onlar gelmeden önce kendimi bir veya iki formayı bitirmeye adamam gerekiyor.
Yazar ve illüstratör olmamın tek sebebinin bir anne ve eş olmam olduğunu düşünüyorum. Bu hobiler, çocuklarınızı yetiştirebilmek için gerçekten bir süper kahraman olmanız gereken ebeveynliğin çılgın dünyasında aklımı başıma toplamamı sağlıyor. Bazen bu kariyer ailem için zor oluyor çünkü ben serbest çalışan biriyim ve teslim tarihleri bazen tatillerde ve hafta sonlarında oluyor. Ancak yeni bir kitap çıktığında benimle gurur duyduklarını görüyorum ve kitap fuarlarındaki etkinliklerime katılmaya bayılıyorlar. Bu onlar için de okulu asmak için bir şans.
Ben sadece ‘Babamın Uzun Sakalını Seviyorum’u yazıp çizdiğinizi, ‘İşte bu Benim Tarzım’ı yazdığınızı biliyorum. Kitaplarınızın hepsinin sizin için çok özel olduğunu biliyorum. Ama sizin için en özel ve en sevdiğiniz kitap hangisi?
Çocuklara adım adım okumayı öğretmek için yaklaşık 20 kitap ve 120’den fazla kitap içeren bir kademeli okuyucu serisi yazdım. Hangisinin en iyisi olduğunu seçmek ya da karar vermek benim için çok zor çünkü yazdığım her kitabın arkasında her zaman bir anı var. Bu, en sevdiğiniz çocuğun kim olduğunu seçmek gibi bir şey. Ama size en çok satan kitaplarımın hangileri olduğunu söyleyebilirim ve bunlar hayranlarım tarafından seçildi; Bir Deve Munchies İstediğinde, Annemin İnanılmaz Çorapları, Kaçak Bit, Halfan Amca’nın Koyunları, Annemin Güzel Duvağını Seviyorum ve Benim Tarzım.
Son olarak, bir anne ve yazar olarak çocuklara, ebeveynlere tavsiyeleriniz var mı?
Çocuklar için çocukluğunuzu doya doya yaşayın, sevdiğiniz bir kitap bulun ve okuyun diyorum. Annelere tavsiyede bulunamam çünkü eminim pek çok insan onlara tavsiyelerde bulunuyordur, onlara söyleyebileceğim tek şey anneliğin zorluklarını yaşamanın nasıl bir his olduğunu bildiğim ve okumanın bu zor zamanların üstesinden gelmeme gerçekten yardımcı olduğudur.
Bir yazar olarak, kendinizden başka hiç kimse sizi hayallerinizin peşinden gitmekten alıkoyamaz. İstediğiniz kişi olabilirsiniz ve kimse sizi durduramaz.