Amr Rasheed: Şeyh Nooruddeen Durkee tasavvuf talebeleri ve arayış içindekiler için sığınacak bir liman inşa etti

Amerikalı bir Şazeli şeyhi olarak Şeyh Nooureddin Durkee, yaşadığımız çağda Amerika’daki tasavvufî hareketler içerisinde dikkat çeken isimlerden biriydi. Onunla ilgili Türkçede herhangi bir kaynağa rastlamamış olmam, ilgimi özellikle çekmişti. Bu vesileyle kendisiyle e-posta üzerinden iletişime geçmiş ve bir röportaj yapmak üzere anlaşmıştık. Ancak ne yazık ki, röportajı gerçekleştiremeden vefat etti. Biz de Şeyh Durkee’yi daha yakından tanımak için yakın talebelerinden Amr Rasheed ile görüştük.

Kısaca, Şeyh Nooruddeen Durkee’nin hayatını ve İslam’a uzanan yolculuğunu bilmeyenler için tanıtır mısınız?

Şeyh Abdullah Noorudeen Durkee (rahmetullahi aleyh), 21. yüzyılın önde gelen Şazelî şeyhlerinden, âlimlerinden, eğitimcilerinden, yazarlarından ve Kur’an-ı Kerim’in İngilizceye (ve başka dillere) hem çeviri hem de transliterasyonunu yapmış seçkin bir Müslüman şahsiyetti. Çalışmaları öncelikle, fakat sadece bunlarla sınırlı olmamak üzere, Şazelî Tarikatı’nın dua (vird), zikir, namaz ve tarihine dairdi. Sükûnet (huzur) ve Kalplerin Aydınlanması için kurulmuş Green Mountain Şazelî Okulu’nu, Virginia’da an-Noor Eğitim Vakfı’nı ve New Mexico Abiquiu’da bulunan Dar Al Islam topluluğunu kurdu. Bundan önce ise New Mexico, Taos yakınlarındaki Lama Vakfı’nın (Lama Foundation) kurucularındandı. Bu kuruluşların tamamı hâlen faaliyettedir ve onun emeğinin meyveleri devam etmektedir.

1972 yılında, uzun ve samimi bir araştırma, inceleme ve farklı dinî ve manevi yolları keşfetme sürecinin ardından İslam’ı kabul etti. Bu yolculuk, çocukluğunu New York eyaletinde huzurlu bir göl/orman ortamında geçirmesi ve dindar bir Hristiyan olan büyükannesinin tabiat sevgisini ve Allah’ın âyetlerini (kevnî ayetler – yani Kâinat Kitabı) tanıma bilincini kendisine aşılamasıyla başlamıştır.

Şeyh Nooruddeen, tasavvufun (İslamî mistisizm) Batı’da öncülerinden kabul edilen, İslam’ın manevî ve ahlâkî boyutuna odaklanan İslamî mistik geleneği öğreten ilk Amerikalılardan biri olan seçkin bir âlim ve Şazelî şeyhi olarak görülmektedir.

Amerika’daki faaliyetlerinin hem Müslüman topluluklar hem de Müslüman olmayanlar üzerindeki etkisi nasıl olmuştur?

Bu sorunun cevabı belirsizdir; tam manasıyla etkilerinin ne olduğunu yalnızca Allah bilir. Ancak Şeyh Nooruddeen’in Kur’an-ı Kerim’in tecvidli çevirisi ve Arapça bilmeyenler için hazırladığı transliterasyonu, sayısız kimseye Kur’an’ın hem sesine hem de anlamlarına erişme imkânı sağlamıştır.

Özellikle hayatının son dönemlerinde Charlottesville, Virginia’da güvenli bir alan (Zaviye) tesis etti. Bu zaviye hâlen hizmet vermekte, haftalık Kur’an okumaları, zikir halkaları, gençlere yönelik dersler ile seçkin âlimler ve şeyhler tarafından düzenlenen seminer ve derslere ev sahipliği yapmaktadır.

“Charlottesville’deki zaviye, fakirin yardım gördüğü, açın doyurulduğu, talebenin ilim tahsil ettiği, yetimlerin sevgi ve ilgiyi bulduğu, arayış içinde olanların sorularına cevap aldığı ve insanların ümit, sevgi, öğrenme, iyi dostluk ve tebessüm için sığındığı bir yerdi…” (Şeyh Dr. Muhammed bin Yahya el-Hüseynî en-Ninovî).

Ayrıca Şeyh Muhammed İbrahim el-Batawî Ebu Zikri (rahmetullahi aleyh) -ki kendisi Ezher Üniversitesi’nin eski hocalarından ve Batawî-Şazelî Sufi yolu (tarikatı) şeyhidir- tarafından kendisine verilen hilafet ile Batı’da Şazelî Sufi Tarikatı’nın öğretilerinin yayılmasında önemli bir rol üstlenmiştir.

Amerikan İngilizcesinde hazırladığı “Tajwidi Qur’an” (Tecvidli Kur’an) çeviri ve transliterasyonu, Amerikan Kur’an çevirileri arasında en çok öne çıkan eserlerden biri haline gelmiştir.

Şeyh Ebu’l Hasan eş-Şazelî’nin (rahmetullahi aleyh) aktarmış olduğu ahzâb (vird, dua) metinlerini tercüme ve translitere etmesiyle ortaya çıkan “Orisons, Volume 1, of the School of Shadhdhuliyyah” (ya da “Orisons”) başlıklı eseri, otantik İslami Sufi maneviyatın İngilizce olarak sunulduğu en değerli kaynaklardan biri sayılmaktadır. Eser; Şazelî yolunun uygulamalarına dair geniş bir giriş, tablo ve çizimler barındırır. Bunu “Origins (Volume 2) of the School of Shadhdhuliyya” takip etmiştir.

Ayrıca 99 manevi kitap, risale ve broşür şeklinde kaleme alıp düzenlediği pek çok eser bulunmaktadır. Bu çalışmalar, İhsan (manevi mükemmellik) perspektifinin ve tasavvuf ilminin Kuzey Amerika’daki Müslümanlar ve başka yerlerde yeniden canlanmasına zemin hazırlamıştır. Onun (rahmetullahi aleyh) geride bıraktığı ücretsiz ve hayır amaçlı eserler, hâlâ tasavvuf talebeleri ve arayış içindekiler tarafından istifade edilmekte ve yeni nesillere rehberlik etmektedir. (Web sitesi: https://www.the99books.net/)

Geleneksel İslami ve Sufi değerleri modern toplumda nasıl yaşadı ve yaşattı?

Şeriat ile uyumlu olarak bu değerleri sıkı bir şekilde yaşayıp öğreterek. Bunun örnekleri pek çoktur: faizin her türlüsünü reddetmek, hilal (yeni ay) belirlemede hesap yerine çıplak gözle gözlemi tercih etmek, sadece helal yemek vb. Ayrıca öğrencilerinde İslam ahlâkını ve ahkâmını bizzat uygulamaya yönelik tam bir bağlılık geliştirmelerini sağladı. Merhamet, bağışlama, nezaket, sabır, dürüstlük, barış, adalet, sevgi ve özgürlük gibi İslam ahlâkını yansıtan pratik değerleri sıkı sıkıya korurdu. Onları, “Kendini Denetleyen Varlıklar” (Self-Regulating Organisms) olmaya teşvik ederdi; yani vakti geldiğinde namaz kılmak, oruç tutmak gibi ibadetleri kendiliğinden ve kararlı bir biçimde yerine getirecek bireyler olmalarını isterdi.

Dar al-Islam (New Mexico) projesinin ardındaki vizyon neydi ve bu proje Amerikan Müslümanları için neden önemlidir?

Dar Al Islam’ın vizyonu, Kuzey Amerika’da özgün anlamıyla ilk olan, kendi kendini idame ettiren, tam teşekküllü bir İslami topluluk kurmaktı. Burada insanlar, Allah Teâlâ’ya özgürce, açık bir şekilde, aynı zamanda Allah’ın yaratışındaki güzelliği ve azameti yansıtan tabiî bir ortamda ibadet edebilecekti. Şeyh Nooruddeen, 1980-1988 yılları arasında Dar al-Islam’ın başkanlığını yaptı. Görev süresi boyunca vakıf, bir fikriyat aşamasından fiiliyata dökülen bir gerçeğe dönüştü; ayrıldığı dönemde 7 milyon ABD Doları değeri olan, borçsuz ve tam anlamıyla işleyen bir kurum haline gelmişti. Cami, okul, konutlar ve küçük işletmeler kurulmuştu. Buradaki amaç, Amerika’da yaşayan Müslümanların sosyal, kültürel ve sanatsal yaşamlarına katkı sunan canlı bir merkez inşa etmekti. Müslüman olan veya olmayan pek çok Amerikalı ziyaretçi buraya akın etti. Müslümanlar arasında özellikle, ama bununla sınırlı olmaksızın, çok sayıda “sonradan İslam’ı seçmiş” kişiye de cazip bir merkez oldu. Vakıf hâlâ faaliyettedir, hâlen borcu yoktur ve sınırlı da olsa yaz programları yürütmektedir.

Şeyh Nooruddeen Durkee’nin tasavvufa, özellikle Şazelî Tarikatı’na yaklaşımı nasıldı?

Onun tasavvufa yaklaşımı tamamen Kur’an ve Sünnet’e dayalıydı. Şazelî Tarikatı, “Sober Sufism” (Sakin/Sağlam Sufilik) olarak da bilinir. Şeyh Nooruddeen, Şazelî Tarikatı’nın ilk pîri İmam eş-Şazelî’nin hocası İbn Meşîş’in “Salâtü’l-Meşîşiyye” adlı eserinde geçen esasları titizlikle ve derinlemesine uygular ve öğretirdi:

  1. Vahdet-i vücûd (varlığın birliği) anlayışının ancak zühd (dünyadan el etek çekme) ile idrak edilebileceği,
  2. Allah korkusu (havfullah) ve O’nun hükmüne boyun eğmek,
  3. Allah’ın her yerde hazır ve nazır olduğuna inanmak ve O’nun yüzünü, yarattığı her şeyde görebilmenin gerekliliği,
  4. Varlık ve sıfatları terk edip, Allah’ın Zat ve Sıfatlarında fânî olabilmek için (vahdet okyanusuna “denize dalma” ile) kişinin kendi benliğini aşmasının gerekliliği.

Şeyh Nooruddeen gösterişten uzak olup, şahsî övgüyü hiçbir zaman arzulamaz, hatta “Gösteriş yapan, aslında bilmez.” diyerek bunu ifade ederdi. Sadelik ve açık olmayı över, gereksiz karmaşadan sakınmayı tavsiye ederdi.

Diğer âlimler ve Sufi önderleriyle ilişkisi nasıldı ve farklı İslami gelenekler arasında bağı nasıl güçlendirdi?

Şeyh Nooruddeen, büyük ve etkili bir “bağ kurucu”idi; Müslümanlar ve Sufiler arasındaki bağları koparmak yerine bu bağların çok daha kuvvetli olduğunu savunurdu. Kuzey Amerika’da ve dünyada düzenlenen tasavvuf konferanslarına, buluşmalara düzenli olarak katılır, konuşmacı olur, dersler ve örneklik sunardı.

Farklı gelenekler arasındaki bağları güçlendirme konusunda, Charlottesville, Virginia’daki zaviyede Şii ve Sünni Müslümanlar ortak bir saygı ve uyum içinde ibadet edebilirlerdi. Onun öğretisi, farklı mezhep ve meşrepteki Müslümanların bir arada bulunabileceği bir atmosfer sağlamayı amaçlardı.

Öğrencileri ve toplulukları arasında etkisi günümüzde nasıl hissedilmeye devam ediyor?

Onun bıraktığı etki, öğrencilerinin günlük hayatında sürekli hissedilmektedir. Dersleri, talimatları ve yol gösterişleri; karakterlerini geliştirmeye ve derinleştirmeye devam eder. Vefatından beş yıl sonra bile, Charlottesville’deki zaviye hâlâ sığınacak bir liman işlevi görmekte, tasavvuf talebeleri ve arayış içindekiler orada İslami edebi (adabı), Kur’an’ı, haftalık zikirleri bizzat veya çevrimiçi (Zoom üzerinden) dünyanın dört bir yanından katılarak öğrenmeye devam etmektedir.

Onun en temel eserlerinden biri olan “Tajwidi Qur’an”, özellikle Arapça bilmeyenler için bir rehber olmaya devam etmekte ve Allah Teâlâ’nın “Oku!” (İkra! – Alak 96:1) emrini yerine getirmek isteyenlere yol göstermektedir.

Leave A Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir